Gelişen teknoloji ile birlikte çocuklarımızın saatlerce vakit harcadığı oyunlar da gelişip değişiyor. Sanal dünyada kendi avatarını oluşturan çocuk, kendisine bambaşka bir kimlik tasarlayabiliyor. Gerçek hayatta riskli olabilecek davranışları sanal ortamda risk almadan gerçekleştirebiliyor. Mesela, sokaktan geçen beğendiği bir arabaya el koyabiliyor, son teknoloji silahlarla yine gerçek insanların yönettiği diğer avatarları öldürebiliyor. Normalde selam bile vermeye utanacağı kızlarla/erkeklerle konuşabiliyor. Seçtiği avatarın kostümünü, saçını, kaşını, boyunu, göz rengini, kısaca görünümünü istediği şekilde ayarlayabiliyor. Hata yaptığı ya da yenildiği zaman, tek tuşla her şeye baştan ya da kaldığı yerden devam edebiliyor.

            Gerçek hayatta ise bir şeylere sahip olmak o kadar kolay değil. Hatalarımızı o kadar kolay telafi edemiyoruz ya da kendimizi değiştirmek için çabalamamız gerekiyor. Bu iki dünya arasındaki farktan dolayı çocuklar sanal dünyada daha mutlu. Orayı bir kaçış olarak görüyorlar. Başarısızlıktan, sorumluluk almaktan, risk almaktan bir kaçış...

            Son yıllarda maalesef sanal dünyanın cezp edici gücüne kapılma yaşı da giderek düşüyor. Otobüste ağlamasını durdurmak için hemen ´akıllı´ bir ekran çocuğun karşısına dikiliyor. Sıkılmayı, bunalmayı tadamıyor çocuk. Yemek mi yemiyor? Hiç öyle ´uçak geliyor aç ağzını´ gibi numaralara gerek yok. ´Akıllı´ ekranı açtığınız anda çocuğunuz da ağzını açıyor. İşten geldiniz ve yorgunsunuz. Tüm gün görüşmediğiniz çocuğunuz sizden ilgi bekliyor. Ama şimdi kim ilgilenir çocuklarla? Televizyonun karşısına geçip bacaklarınızı uzatmak, bir yandan da çayınızı yudumlamak daha zevkli olur değil mi? ´Akıllı´ ekranı tutuşturuyorsunuz çocuğunuzun eline, sizi rahat bırakması karşılığında. Çocuğunuzla ´internet fenomenlerinin´ ilgilenmesine göz yumuyorsunuz bu dakikadan sonra.

            Sizin de her gün şahit olduğunuz belki de yaşadığınız bu acı durumu kısaca dillendirmekti amacımız.

Çözümsüz bir durum mu? Hayır değil!

Çözmek kolay mı? Bu tamamen size bağlı.

Bir sonraki yazımız için takipte kalın.

                                                                                                                                                           CENK KARACA / Rehber Öğretmen